29 Mayıs 2010 Cumartesi

bonşef

üşengeçliğin bu kadarı mı denilecek biliyorum ama değil! bazen saatlerce bilgisayarın başından kalkamadığım zamanlar oluyor ve açlığımı en son dakikasında hissettiğim için bir yere kafayı koyup sızmadan önce bir şeyler yemem gerektiğini farkediyorum. işte tam bu anda 5 dakika içinde mideme yiyecek inmesi gerekiyor ama hazırlamak vs. zor geliyor. işte bu haftasonu da bu hikayelerden biriyle karşılaşmamak için bunu aldım!
açıp üzerine 2 delik açıyorsunuz, mikrodalgaya atıyorsunuz ve 2 dakika içinde hazır. plastik kapta falan ama özel üretilmiş bir şey olmuyormuş(?).
yani aslında fena değil, yenebilir demeyi çok isterdim. önce kendimi kandırdığım için böyle yazıcam diye düşünmüştüm lakin açlığımdan fena değil gibi gelen bu şey, aslında pek de iyi değil... ya üf bildiğin kötü işte!!

benim gibi yapmayın, üşenmeyin gidin makarna koyun bişi yapın.
bu kadardı. yet kampındayım bay bay.

23 Mayıs 2010 Pazar

nakba

şöyle bir yeni albümlerine göz attım.
en önceliği nakba'ya verdim.
çok güzel olmuş.

mor ve ötesi- nakba /masumiyetin ziyan olmaz

karanlık kördü adım yoktu
hakkımı aldım zaten çoktu
gel bana anlat yaptığını
benim ne yapınca abarttığımı

kutlayanım var ağlayanım da
bak sana bayram bana bomba
kutlayamazsan ağla yanımda
ruhumu al da yüzleş aklınla

yangını gördüm adım çoktu
hakkımı aldın zaten yoktu
gel bana anlat yaptığımı
seni de yakınca abarttığımı

kutlayanım var ağlayanım da
bak sana bayram bana bomba
kutlayamazsan ağla yanımda
ruhumu al da yüzleş aklınla

21 Mayıs 2010 Cuma

Off with their heads!

-ama majesteleri suçum ne?
-bir de soruyorsun! uçurun kellesini dedim!
-ama majesteleri bir dakika, saatin kaç olduğundan haberiniz var mı?
-utanmaz ne varmış saatte! asıl bu saatte zırlanmaman lazım!
-hayır tamam zırlanmıcam nolur bağışlayın kellemi.
-bağışlasam ne olacak? sürekli aynı şekilde mızmızlanıyorsun? yok uykuymuş, yok yetiştirmekmiş, yok bitirmekmiş?
-tamam mızmızlanmıcam. vallahiii söz mızmızlanmıcam nolur uçurmayın kellemi.
-kati suretle olmaz! kaç gece oldu öğrenemedin, uyumayı aklından çıkartamıyorsun şimdi mi çıkartıcaksın? ya bağışlarsam ve gider uyursan?
-majesteleri noluur noluur vallahi gidip uyumucam ya, akıllanıcam, uyku düşkünü olmucam.
-inanıyım mı sana?
-eveet lütfen, öğrenicem uykuyu aklımdan çıkarıcam, rahat rahat çalışıcam. aklım işimde olucak, panik yapmıcam, mideme ağrılar girmesine sebep olmicam.
-emin misin bunları yapabiliceğinden?
-eveet lütfen bırakın kellemi.
-gardiyanlar! bırakın uykucunun kellesini!
-....
-akıllandın dimi gidiyorsun çalışmaya?
-evet majesteleri doğru çalışmaya gidiyorum.
-uyuduğunu görürsem??!?!
-aman ağzınızdan yel alsın majestem.
-tamam o zaman git hadi.

ve uyumaya gider(!).

çok tasarımsal eleman yapılarının dersinin(doğrusu yapı elemanları tasarımı) zilyon tane ödevi ve bilinçaltındaki red queen'in uçurun kellesini repliği ile mücadele verirken böyle şeyler üretebiliyorum.

uçurun kellesini!

31.03.10 da yazıldı, hala da geçerliliğini sürdürmekte.uçurun kellesini.

16 Mayıs 2010 Pazar

üz.er

uzun süredir kendimi blogger sayfasını bile bakmazken bulunca gecenin bu saatinde yazasım geliyor nedense.
derslerimin bitmesinden ötürü izmir bekler gideyim aman yapıyorum yine, gelirim bir ara.
yine ve yeni ikilisini kullanarak özlem duygusu içinde yaptığım davranış ve iç rahatlamalarından ne kadar mutlu olduğumu da anlatabilirim bir ara.
eski dostlar, dost olduğunu sanıp sadece arkadaş olanlar, iyi arkadaşlar, arkadaş olduğunu sananlar, arkadaş olduğunu sanıp düşman olanlar. hepsine laflarım var.
gör-ş-mek üz-re.