29 Kasım 2010 Pazartesi

Bin Jip


Ki-Duk Kim/Boş ev'den

28 Kasım 2010 Pazar

2 kelam

bir.
Pera müzesi'nin kültür sanat sohbetleri adlı her ay yaptığı bir tür etkinlik var, geçen ay Ahmet Ümit gelmiş, bu ayki konuk ise Aydın Boysan'dı. İlk kez dinleme fırsatım oldu, çok tatlı inanılmaz iyi bir adam. bir saat boyunca kendi yazdığı metin üzerinden konuştu, müzecilikten girip mimarlıktan, şehirden, gezilerden, yazarlıktan, hayattan, siyasetten o kadar çok şeyden bahsetti ki, üstelik bir saat boyunca tüm konuklar otururken kendisi ayaktaydı. en sonda Vehbi Koç ile ilgili anılarını anlatıp müze için teşekkür edip onu da anmış oldu. sorular ikramlarla birlikte söyleşi bitti.

burada küçük bir röportajı var;

ayrıca kendisi uzun yıllar mimarlık yapmış ve çok sayıda kitabı olan biri. ilgilenmek isteyenler kısaca bir arama yapıp üstadın hertürlü röportajına, kitabına, mimari uygulamalarına ulaşabilir. ben de en kısa sürede bir kitabını edinmeyi düşünüyorum.

dipnot1.etkinliğe katılabilmek için pera dostu olmak gerekiyormuş. Olduk bakalım, bir yıl boyunca 20 tlye müzeye de ücretsiz girebiliyormuşuz. umarım bir sonraki ay güzel bir konuk çağırırlar, sonra bir sonraki dönemin başında görüşücez pera.
dipnot2.etkinliğin sponsoru starbucks coffee idi, kahve ve kek dağıttılar. dağıttılar dağıtmasına da başlangıçta kahvenin öyküsü ve tadılacak kahvelerin hikayesine dair konuşma yapıldı. açıkçası beğenmedim, olmamış keşke stand kurulsa broşür falan dağıtılsaydı. başında uzun uzadıya anlatmak, insanların sorularını almak gibi şeyler. neyse sponsordur yapar diyelim.


iki.
istanbul modern'de bu ara Kutluğ Ataman var, çok sayıda video enstalasyonuyla geniş bir sergi açmış. çok vakit harcadık ama güzeldi, gidilip gezilesi. özellikle eşcinseller ile ilgili çalışmaları benim en çok dikkatimi çekenlerdendi. serginin başındaki ilk enstalasyonun da kendisinin dansöz kıyafetleri giyip oynaması olduğunu da buraya not olarak düşüyorum.

dipnot3.istanbul modern yine güzel hep güzel.

ek olarak, haydarpaşa yandı bugün, modern'den dönerken görünce oranın yanıyor olmasına hiç ihtimal vermemiştim. daha dün yanından geçerken nasıl hala buranın kapısından çıkıp istanbul'a şöyle bir bakmamış olabilirim, nasıl hala bu kadar büyülü bir yapıyı gidip görmemiş olabilir diye düşünüyordum. gidemeden bugün yandı, çatısı komple yandı. eğer bunu fırsata çevirirlerse, haydarpaşa projesini hayata geçirip orayı otel yaparlarsa yıkmasınlar diye önünde yatacağım ikinci bina olacak kendisi. söylüyorum, ciddiyim, gider önünde yatarım.
ilki de akm.
ayağını denk al büyükşehir.

24 Kasım 2010 Çarşamba

re-flex*

çok hastaydım o sınırlardan çıkarken, tekrar gelmem hiç bir yere gitmem diyordum.
yakındır tekrar ziyaretine gelicem, hazırlan.
eğer bu sefer de, bu sefer de, bak dilim varmıyor.
gel barışalım çanakkale, olmuyor böyle.
2. boğazsın, ada güzelisin, güzel şehirsin
ama
iyisi mi hazırlan. sıcak olsun mu? güneşli? tamam hafif çişelesin.

bekle bakalım.

7 Kasım 2010 Pazar

kesit







eminönü altgeçit
cmt~17.00

kayıp

itef


bir balık diyor, japon balığı,
dile ondan ne dilersen.
küçük bir çocuktan bahsediyor,
sonra büyük bir imparatorluktan.
paris için kentim diyor,
beni büyülüyorsun,
senden uzaklaştığımda
kendini özletiyorsun.
kaçma istediği uyandıracak kadar hakiki,
varlığından şüpheye düşülecek kadar hayali
diyor istanbul için.