-Gerçekten çok süslü. Prag'tan bahsediyorum. Aslında bence başlık tam olarak uygun. Ayrıca sanki birileri o binaları 50 yıl önce yapmış da, bizi kandırıyor gibiler. Değil tabi. Paris'ten daha süslü olduğu gerçeği var, küçük kardeşler daima daha süslüdür.
-Küçük olduğu için inanılmaz kuru turist kalabalığı var, binalara köprülere kiliselere bakıp bakıp hayran hayran gezinen bir kitle. Azcık itici. Tarih ve görsel şehir böylesine dolu olunca müzeler ne yazık ki adam gibi değil.
-Ama gündüz her gördüğü turistten tiksinip şehri gözardı eden Nilden, gece sanırım şehrin etkisinde kaldı. Gece hakkaten güzel. Nehir bir yerde kot değiştiriyordu, o nehrin su sesi inanılmaz, özellikle gece.
-Ulusal müze kapalıydı, interaktif diye Kafka müzesine gittim ama talep ediyorum o interaktif kelimesini önünden kaldırsınlar. Ayrıca Kafka her ne kadar prag doğumlu bir çek vatandaşı olsa da anadili almanca idi, sergide ise ne yazık ki iki dil vardı biri çekçe, diğeri ingilizce. Kısa bir hayat anlatımından sonra önemli kitaplarının, sanatçıların elinden çıkmış enstalasyon yorumları vardı ki, bunlar oldukça başarılıydı. Ama Kafka ile ilişkim sevgili mektupları ve böceklerle sınırlı olduğu için bakınıp, hayal kırıklığına uğrayıp çıktım. Gregor nerede sahi?
-Eh çekler bu tür müzelere gitmeyen turistlerden para alacakları tek yerlerin kiliseler olduğunu anlayınca tüm kiliselere girişi paralı yapmışlar. Bir kale vardı ki sormayın gitsin, short trip için 125 kron ödedik, öğrenci olarak, tam 200 kron gibi bir şeydi. Kilise kilise kilise. Bir de tabi golden lane. Minik evler, bir çoğu satış yapan dükkanlar, bazılarında da eskiden yaşayanların anlatımları, içeride canlandırmalar.
-Gitmeden opera tiyatro baktım fakat gidince daha ayrıntılı bakarım diyerek ertelemiştim. Gidince de bu turistik alanda bir sürü bu şekilde tiyatro olduğunu farkettik, ama yine turist akınından hem pahalı hem de kısaydılar. Kesinlikle gitmeden ulusal operadan bilet alınmalı, büyük salonda izlenmeli.
-Pragın en güzel yanı sanırım sokakta satılan sıcak şarapları.
-Soğuk giderken yine korkuttu, fakat geçen sene şubat başı berlindeydik ve berline göre pragın havası gerçekten yumuşak kalıyor. Yine de soğuktu, kaleye çıktığımız gün gerçekten iliklerime kadar üşüdüm bunun bir sebebi de kiliselerdeki durağan soğuk hava. Sanarsın içerisi buzdolabı, hayır özel donmuş hava mı veriyorlar içeri anlamıyorum. Bu insanlar nasıl ibadet ediyor?
-Ben ebeveynlerime 'ev tuttum içi de müthiş, mutfağımız süper' deyince, onlar biraz abartmış, istanbul'dan geldi nilden, boyoz yesin nilden, börek yesin nilden diye yüklenmiş yiyecek getirmişler. İnanılır gibi değildi, hep güzel kahvaltı yaptık evde, hatta köşedeki fırından sıcak krosan bile aldım geldim, onla tulum yedim. oh mutfak kültürü karmaşası. Neyse aslında diyeceğim şu ki çek mutfağını şöyle bir denedik elbet, fakat evimizde de yemeğimizi yaptık. Deneyin çok daha ekonomik ve güzel oluyor. Biralar enfes, söylememe gerek yok(markette 11 kron yani 0.5 euro).
-Kafka demişken, KFC'de bile pop-art posterini yapıp asmışlar? Prag n'aptın?
-Milena evi de varmış da, göremedim. Ah Milena.
-Mmm şey, çek kızları güzeldir diyen elleri göreyim? Kasıtlı bıyık bırakıp o şekilde gezen kızlar var? Güzel derken?
-Biz ordayken bi gece eve dönerken ansızın önümüzdeki araç trafiği tıkandı, (ki zaten pragta galiba totalde 10 araç falan var...) baktık, konvoy geçiyor önlerinden, kim bilin bakalım, bizim başbakan... Trafiksiz şehirde bile trafik oluşturabilme beceresi.
-Kayıp bina buldum! Hasar görmüş! Saatin arkasındaki binanın duvarının bir kısmı yok, NERDE? Demekki bazı yerler savaşta hasar görmüş, hani görmemişti, kandırıldık... Fotoğrafı yok sanırım.
-Ha bu arada bu saatin her saat başı yaptığı bir şov var ,eğlenceli baya, ama saçma da öte yandan, turistik ama eğlenceli.
-Yahudi mahallesi bu şehirden değil, bu ülkeden bile olmayabilir, sıcak, içten ve havası garip bir yer. Sinagog dolu her taraf ve tabiki de her birinin girişi paralı. Vaktim olsa en çok bu mahalleyi talan ederdim.
-Prag'ta bir çok cephede ilginç insan figürleri var, yahudi mahallesinde bir cephede elinde bir şeyi atmaya hazırlanan bir kız vardı. Yapanların dertleri neymiş acaba.
-Wencesles caddesi direk Berlin? İnanılmaz çağrışım yaptı, orası da bambaşka bir yer.
-4 günde totalde iki kez ulaşım aracı kullandık, biri havalimanından şehre gelmek diğeri de şehirden havalimanına gitmek. Bunun dışında her yere yürümek... Araç tepesinden inmeyen insanlar ayaklarını hatırladı.
Şimdi gideceklere tavsiyeler için,
> praguestay.com gayet güzel, güvenilir bir site. Biz düşük sezon olduğu için merkezde tarihi bir binada uygun bir fiyata kaldık.
>prague airport transfers den de araç ayarladık, o da saatinde güzel araçları ve şöförleriyle istediğimiz gibi bıraktı bizi.
>Döviz değişikliği için en iyisi Palladium AVM nin içindeki döviz bürosu. 1 euroyu 24,5 krona çeviriyorlar.
>Turistlerin yaptığı şeyleri yapmayın. Dinlenin, bol bol yürüyün, bira için.
*Not defterimde daha sıcakkana yazmış idim, buraya biraz soğukçana geçti.
**İlk fotoğraf da Kafka'nın yaşadığı ev. Sonrasında bir sanatçı tarafından boyanmış.
***Fotoğraflar d80 ile değil de ütü makinasıyla çekilmiş gibi duruyor çünkü soğukken ben ve fotoğraf pek olmuyor. Ama filmli makinayla da çekim yaptım, banyo ettirdikten sonra onlardan da birkaç düşer buralara.
Yahudi mahallesi'den Kafka heykeli
selam çocukluk aşkı!
Canon Sx 220 ile çekildi, makine şahane bu arada.
Yahudi Mahallesi
Kafka Müzesi girişi