30 Kasım 2012 Cuma

mutfak


















kaynak 
// http://furniture.trendzona.com/
// http://www.dezeen.com/

uzak

dilimin en sevmediğim kelimesi.

24 Kasım 2012 Cumartesi

çüçüt mettup

Pessoa'yı okumak için en önce Ophelia'ya yazdığı mektupları seçmek, sonra da bu komik mektupla karşılaşmak. büyük soğuma sebebi.

yok yok, okumaya başlayacağım kitaplarını. Milena'ya mektuplar'dan şöyle güzel bir farkı var, birinci bölüm mektupları içeriyor, ikinci bölüm ise ophelia'nın kaleminden pessoa ile ilişkilerini anlatıyor. Böylece önce onu, sonra mektupları okuyunca, daha anlamlı sonuçlar çıkıyor. zira mektup dediğin karşılıklı, ophelia'nın gönderdiği mektuplar olmayınca, tek taraflı mektup okumak da anlamsız. (bkz. klasik vaka)

mektuplar içten, gerçekçi, abartısız. bazı dönemler, pessoa'nın alt kimliklerinin etkisinde, onların dilinden yazılmış. bu değişim ilişkide dengesizlik de yaratıyor.

mektuplarını okumanın başlangıç için iyi bir adım olduğunu hala düşünüyorum bu arada.


bu da ayrılık mektubundan;

"Yüzleri ve saçları yaşlandıran zaman şiddetli duyguları da yaşlandırır, ama daha çabuk. İnsanların çoğu budala olduğu için, bunu fark etmemeyi başarırlar ve alışkanlıktan başka bir şeyin kalmadığı yerde hala sevdiklerini sanırlar. Eğer böyle olmasaydı, dünyada mutlu insan olmazdı. Üst düzeydeki yaratıklar, yine de böyle bir yanılma olasılığından yoksundurlar, çünkü onlar aşkın süreli olduğuna inanmadıkları gibi aşk bittiğinde yerine bıraktığı saygı ya da minnettarlığı da aşk sayıp aldanmazlar. 
Bu işler insana acı verir, ama acı geçer. Eğer her şey olan hayat bile sonunda geçip gidiyorsa, hayatın anlarından başka bir şey olmayan aşk ve acı ve de bütün diğer öbür şeyler nasıl geçip gitmesin ki?"

Justice Center Leoben



“They are criminals,” Hohensinn said to me, “but they are also human beings. The more normal a life you give them here, the less necessary it is to resocialize them when they leave.” His principle, he said, was simple: “Maximum security outside; maximum freedom inside.” (The bars over the balconies are there to ensure the inmates’ safety, Hohensinn said; the surrounding wall outside is more than enough to make sure no one gets free.)

http://www.nytimes.com/2009/06/14/magazine/14prisons-t.html?pagewanted=all

avusturyadaki hapishane ile ilgili bir yazı. ultra modern ve lüks, 5 yıldızlı hapishane diye hakkında yazıları var. ben geçenlerde bunu, mimarın aslında yapıda şeffaflığı ön planda tutarak dışarıdaki hayatı daha çok göstermeye çalıştığını ve aslında bir ceza daha verdiği şeklinde duymuştum. son cümle biraz da onu belirtmiyor değil, öte yandan şartları iyileştirme ve insanları içerideki süreçte rehabilite etme konusunda o kadar üst düzey ki, o son cümle gölgede kalıyor. 

türkiyedeyse durum, başta mimarların sonra geri kalan tüm sorumluların yüzünü kızartacak durumda. Üzerine düşünce yok, şartların kötü olduğu kabulu yok ( var ama umursanmıyor), yeni üretim fikri yok, okulda ders, planlama yok. Hapishane tasarımı bütünüyle türk mimarlığı için hala bir tabu.