28 Ekim 2011 Cuma

Salk institute


Louis Kahn – Salk Institute – La Jolla, California, ABD, 1959-1965



Bu, bir projenin mimari ve işverenleriyle ilişkilerini her yönüyle inceleyebildiğim 2. örnek, bu sebeple daha çok taze bu ilişkiyle bir binayı inceleme fırsatı bulabilmem. Çünkü bu fırsat araya duyguları sokmaya sebep veren bir fırsat, bir binayı duygu ve hissiyatla sunmak ise olmaması gereken bir durum. Acemi olduğum içinse bu durum hakkında pek kendime engel olabildiğimi söyleyemem.

Louis Kahn, 1959 yılında Richards Araştırma labaratuarlarını tasarlamış ve uygulamasına geçmişken Jonas Salk ile tanışıyor. Salk’ın amacıysa ona bir enstitü tasarlatmak, tavsiye üzerine şantiyeye gelip görüşüyorlar. Bu sırada richards araştırma labaratuvarları binasının kabası bitmiş halde. Kahn’ın o sırada tüm tasarım fikirlerini uygulayabildiği bu kabası bitmiş bina, aslında ona sonradan çok sorun çıkartacak bir bina. Çünkü o yıllardan sonra farkedilecek bir bütçe açığı sebebiyle Kahn’ın tasarladığı bir çok fikir uygulanamıyor, bu da sonrasında bu binayı eleştirilerin merkezi haline getiriyor. ‘my architect’ filminde, orada çalışan bir insan ‘buraya gelip neden fotoğraf çektiklerini anlamıyorum, içeride adam gibi çalışamıyoruz bile, ya çok soğuk ya çok sıcak bir çalışma
ortamında çalışanlar olarak biz ne kadar mutlu olabiliriz ki’ diyor. Ama Salk enstitüsü tamamen farklı, o, oğluna bile babasının hayalini hatırlatabilecek kadar güçlü.

Richards araştırma labaratuarında görebileceğimiz Louis kahn yaklaşımı ise servis veren ve servis alan mekanların birbirinin keskince ayrılması. Planlarından da görülebileceği üzere, ortak ve servis alan mekan olan labaratuar ortamı kule biçiminde yükseltilmiş, kulenin etrafında ise merdiven, teknik odalar, asansörler gibi servis veren mekanlar ‘takılma’ durumu ile ayrımı vurguluyor. Daha sonradan ortaya çıkan sorun ise güneş kontrol elemanlarının düşünülmüş olduğu halde uygulanamaması. Bu da içeride çalışan araştırmacı insanların rahatsızlık duyması, deneyleri için bu sıcaklığın olumsuz etkileri. Ayrıca Kahn’ın mekânsal ve strüktüralist yaklaşımı sebebiyle açıkta bırakılan havalandırma sistemi, bazı çok ayrıntılı toz kontrolü gerektiren labaratuarlarda sorun çıkarıyor ve tavanda mimarın yaklaşımıyla açık bırakılan havalandırma/ısıtma/soğutma sistem boruları bir asma tavan aracılığıyla kapatılıyor. Bunun gibi kullanım sonrası çıkan aksaklıklardan ötürü bina eleştiriliyor.

Jonas Salk ile görüşmelere başlandıktan ve 1960da California üniversitesi bünyesinde bulunan mevcut arsa gezildikten sonra hemen bir tasarım önerisi geliyor. Gelen ilk öneri, richards araştırma labaratuarına çok benziyor, kuleler ve etrafına takılan servis elemanları. Oysa bu arsa, pasifik okyanusunu görüyor ve bazı profesörlerin odasının bu manzaraya hakim olurken bazılarınınsa olmaması üniversitenin istediği bir durum değil.





İkinci öneri ve ardından üçüncü ve son öneriyle birlikte
proje son halini alıyor (3. fotoğraf). Son halinin mimari tanımı ise, 2 ana labaratuar binası, ortada avlu, binaların ortaya bakan kısımlarında araştırma görevlileri odaları (her oda okyanusa bakacak şekilde), binaların diğer tarafa bakan bölümleri ise teknik kısımlar (sirkülasyon, depolar), labaratuarların gerekli servis sistemleri için ( havalandırma, ısıtma) ayrı bir kat oluşumu ve bu kat oluşumunu da labaratuar açıklığını geçmek için kullandığı vierendeel kiriş sisteminin içinde çözümlemesi. (4. fotoğraf)
servis veren ve alan mekanlar ise burada sadece planda değil kesitte de ayrılıyor.



Vierendeel sistemiyle oluşturulan açıklıklar ve 'resmen' servis sistemlerine bir kat vermek, onu hem ulaşılabilir kılıyor hem iyi bir çözümleme sunuyor. Böylece hem tavanda zorunlu yer bırakma hali yok, hem de bir sorun olduğunda insanları rahatsız etmek yok. Yandaki perspektifte de ara kat oluşumu görülebilir.




Peki mimari tanımlamadan öte ne var? Tasarım aşamasında pennsylvania üniverstesinde Kahn'ın öğrencisi olan Gönül Aslanoğlu Evyapan, Louis Kahn 'ın şekillendirdiği son tasarım fikri hakkında şunları yazıyor;

"Louis Kahn, Salk Araştırma Merkezi için geliştirdiği, yüksek estetik değerleri haiz yapı sistemini 'fazla güzel ve narin' olduğu gerekçesiyle terkedip, laboratuarın doğasına uygun yalınlıkta 'hor kıllanılabilir' (kickable) bir sistemi seçtiğini heyecanla aktardığında sınıfça hayal kırıklığına uğramıştık. Ama geçen otuz yıl Louis Kahn'ın seçininin ne kadar yerinde olduğunu gösterdi."

Laboratuarın doğasına uygun 'hor kullanılabilir'... Aslında bu konu bizi tam olarak Louis Kahn'ın tasarım fikrinin içine sokuyor, 'binanın ne olmak istediği'.
[Mekanın ne olmak istediğinden mimar bildik olmayanı anlayabilir.
Bu bildik olmayana biçim verdirecek yaratıcı gücü ve öz eleştiri yeteneğini düzenden alacaktır.
Güzellik gelişecektir.] Louis Kahn, Düzen

Tabi ardından mekanın ışıkla biçimlendiği ve mimarın tüm mekanları neredeyse yapay aydınlatma ihtiyacı hissettirmeden kurgulama istediği var.

Ortadaki avluyla ilgiliyse küçük bir not var, açıklık projenin sonuna kadar hep ağaçlandırılacak diye planlanmış. (3. fotoğraftaki makette görülebilir) Son aşamaya gelindiğinde Luis Barragan adlı sanatçı ile görülüşüyor ve Barragan, enstitü binasını, güneş, ışık oyunları ve binanın dışında kullanılan yalın betonarmeyi düşünerek burayı boş bırakıp ortadan ince bir havuz geçirme fikri sunuyor. O kadar yerinde bir karar ki, bina şuanki etkisini ve gücünü neredeyse bu açıklıktan alıyor. Sonuç olaraksa ortaya böyle bir yapı çıkıyor. Uygulanan tasarım fikirleri günümüze kadar bir çok yapıda ilham kaynağı oluyor.

Kısaca böyle, aşağıda yazacağım kitapta bu detaylardan çok öte detaylar var. Görüşmeler, tutumlar, çöpe atılan fikirler, tasarımlar... Bir yandan bunları analiz ederken diğer yandan oğlunun çektiği son derece duygusal filmi tek gözle izleyordum, sunum bitene kadar ben de bittim. Zira bu filmde sadece mimarlık yok (izlenmeli!), baba-oğul ilişkisi, aile, mimarlıkta kurduğu ilişki, arkadaşları, arkadaşlarının Louis Kahn için söyledikleri... ki bunlar arasında oğlunun i. m. pei ile bir röportajı var, yaptıkları binaları karşılaştırıyorlar ve Kahn'ın müşteri seçiminde ne kadar titiz olduğundan bahsediyorlar. I. m. pei çok ve çeşitli müşteriyle çalışıp çok ürün üretebilirken Kahn tam tersi durumda. sonra da ekliyor,

Buildings doesn’t mean success, 3 or 4 masterpiece is more important than 30-60 buildings, it about quality, not quantity."



Leslie T., Louis I. Kahn: Building art, building science, George Braziller, 2005

Modern Mimarlığın öncüleri: Louis I. Kahn ve Tarih, Boyut yayın grubu, 2002

Nathaniel Kahn, My Architect, 2003

13 Ekim 2011 Perşembe

23

istanbul-taksim
12.10.2011

4 yıl geçti, dün en gerçekçi yanılsamayı yaşamışım, karşımdaki şehir aslında izmir'di.
Elimde ne yazık ki bir fotoğraf bile yok.
yanımda olanlara sonsuz sevgi.

2 Ekim 2011 Pazar

gelecek keyifle mi gelecek?

bak benim tek derdim konfor tamam mı?

çalıştığım 4 duvar arasında, ısıl konforum, çalışma masamın üzerine düşen ışık miktarı(tercihen doğal, zorunda kalınca yapay), etrafımdaki gürültü azlığı, insan azlığı gibi etmenler ne kadar iyi olursa, benim için orası iyi bir çalışma 'mekan'ıdır. bonus olarak manzarayı esas alırım ama bazen bu bonus herşeyi etkileyebilir, olmazsa olmaz haline gelebilir.
Şayet böyle bir yer bulursam, severim, çalışırım, sahiplenirim, sevdiririm.
Bir gün bir 'mekan' oluşturacaksam da önce oturup kendim keyif almayı isterim, keyif yoksa oluşum yok.
bu kadar da keyfe kederim.

*yazının çıkış noktası paristeki okulun proje binasından çekilmiş olan fotoğrafı tekrar görmem. ya özlenecek yer/kişi nasıl da belli etmiyorsa kendini, sırrını da o kadar geç keşfettiriyor işte. bıraksalar şimdi oraya beni, ya neyse bir şey demiyorum, özleniyor işte.

öğretiyorsanız bazı 'mekan'sal gerçekleri ve gereklilikleri, nerede öğrettiğine dönüp bakacaksın sevgili eğitmenim. yoksa olay kelin merhemine dönüyor.