26 Mart 2011 Cumartesi

bahar

şimdi burada hava ısınmaya başladı ama benim aklım bunu almıyor nedense.
hayır ya daha çok soğuk olmalıydı, donmalıydık hiç babet giyememeliydik gibi sendromlara giriyorum.
anlaşılan baharın gelmesini burada kabullenemiyorum, şimdi bir istanbul olsa, izmir olsa, türk kahvesi olsa güneş olsa mis gibi deniz olsa, mavi mavi baksam uçsuz bucaksız.
bahar geldi diye seine kıyısına gidip yemek yemeler de pek kesmiyor açıkçası, neye bakıyorlar yeşil yeşil anlamış değilim. mavi su hasretiyle yanıp tutuşuyorum.

ama işin en güzel yanı burası deniz kıyısı olmadığı için aşırı nemden kaynaklanan gece ayazları yok. akşamları bile hava ılık ne hoş, etek babet giysen oh gece bile rahat rahat gez.

hayır bu kadar çabuk gelmemeliydi bahar, kabullenmek istemiyorum.

ama şimdi bir fransa kıyısı olsa, bir cote d'azur onun da tadından yenmeyebilir.

bu kızın da bir dediği bir dediğini tutmuyor.

pek özlem dolu değilim, en çok evimi ve Eylül'ü özlüyorum o kadar.
En çok Eylül'ü.

bitmesin tamam da, böyle de özlemiyormuş gibi davranıp bulduğum şeylerin arasında memnuniyetsizlik duygusu ile 'şu da olsa ne güzel olurdu' demek de ı ıh.

Neyse efenim, buralara bahar geldi geliyor. Daha çok turist daha çok güneş demek. tiril tiril etekleri giyip çıkmak demek.

ah bahar ah.

1 yorum: