4 Ocak 2013 Cuma

Monet ciğim

Bitmeden atlı köşke bir uğradık, monet ciğimin fırça darbelerini gördük. Sergi fena değildi, zaten 2 güne bitiyor giden gitti kalan kaldı. Ama söyleyecekler yok sanılmasın.

Az eser getirilmiş, zaten sözlükte de yazıyordu biz beklentiyi düşük tuttuk ama bence yine de yeterliydi. Teması Monet'in bahçesi idi, son döneminde Giverny de aldığı bahçeli bir evde yaptığı tablolar vardı genellikle. O döneminde sonu, Monet'in göz ameliyatları geçirdiği ve neredeyse bir dönem görmeden resim yaptığı zamana denk geliyor. Sonra gözleri düzeliyor ve yaptığı bir çok resmi de yok ediyor. Sadece 1-2 serisini saklamış o son görüşünün kayıp olduğu dönemden. Arkadaş adam bile kabul etmiş yani kötü olduklarını, sen kalkıp tutmuş o seriyi getirmişsin Türkiye'ye. Belki bu sebepten belki başka sebepten çok az beğendiğim tablo oldu zaten o da benim zevkim tabi. Ama tema bahçe olunca, nilüferler, salkımsöğütler, köprü gibi şeyler görüyoruz resimlerde. Sonra hani bu müzelerin güzel satış ürünlerinin olduğu dükkanları olur ya, iyi şeyler oluyor yani ben çok kötüsüne denk gelmedim, işte sergi bitince bu dükkana geliyoruz, kartpostal diye adamın son dönem görüşünün değiştiği, nesnelerin belirsizleştiği, resimlerini basmışlar. Hadi en azından bunu yaptın, en azından monet eseri bunlar, peki niye dükkanda nilüfer peluşları var idi? Niye nilüfer fotoğrafı baskılı bardaklar, tabaklar var idi? Biz şimdi içeride monet nin resmettiği nilüfer resimlerini görünce nilüfer peluşları mı almak isteyeceğiz? Kim akıl ettiyse gitsin kendini bir yerden atsın bir zahmet. 

Gitmişken köşke tekrar girdik, Sanal gerçeklik diye bir uygulama geliştirip ipadlere yüklemişler, onlardan tutuşturdular elimize, barkodları okutup minyatür eserlerin 3 boyutlu hallerini izledik, nalet olsun teknoloji sana ne kadar güzel bir şey olmuş onlar öyle bilinmez, içimdeki ipad aşkı bitmez.

Ha bir de Paris'teyken sergilere gitmeden defterime not alır, sandiviçimi hazırlar öyle yola çıkardım. Bu sefer bunu ikiye böldük, deftere notu ben aldım, sandiviçleri karoten hazırladı. Hem müzeci hem iyi bir piknikçi çıktı iyi mi, başka ne ister insan.

Ek not olarak da 'Paha Biçilemez İstanbul' a üye olup sergiye ücretsiz gidilebiliyor, biz öyle yaptık. Hatta bir de restoranında şarap ikramı da veriyorlardı ama pis restoranda bi davet olduğu için bizi reddetti. O kadar da heves ettiydik, neyse. Sitede güzel fırsatlar var, mastercardınızı olması yeter. 

Ek not iki olarak Monet Seine nehrine atlayıp intihar etmeyi denemiş ya, akıllara midnight in paristeki zelda fitzgerald ın intiharını getirdi. Bohem şehrin bohem insanlarına selam olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder