26 Kasım 2009 Perşembe

yaz

işte yine başladım pek alakasız yerleri özlemeye. burası ayder idi, uyandığımda penceresinden yeşilini görmeye koştuğum otelin minicik bahçesi yandaki fotoğraf. çok güzel de bir kahvaltı yapmıştık. akşamında da orda oturup sohbet etmiştik falan. o kadar da zor geldi ki ordan ayrılmak. ve 1 gün kalmak bile hiç tahmin etmediğim kadar dinlendirmişti beni. he orda yandaki market gibi bişiyin içindeki kadınla tanışmıştık kadının kardeşi de izmir kıbrıs şehitlerinde taşfırının sahibiymiş! höh demiştim ya. neyse oranın da çok güzel zeytinli poğaçaları oluyordu daha çok poğaçalı zeytin gibi bişiydi.

cumayı bekliyorum ya gelmeyi düşünmüyomuş, saatler dakikalar çok zor geçiyomuş. hele ki yarın akşam hiç geçmicekmiş. umutlar behlülle bihtere bağlanmış.

gerçekten çok alakasız yerleri özlüyorum, bu ara boş kaldım biraz sanırım.
mesela mardin de var aklımda şu sıra, hem de çalştığımız tiyatro salonu gibi bi yer vardı. en son gün orda tüm dönemselin çıktıları yerlere serilmişti, müzik çalışıyodu biz de onlara bakarak neler yaptık hatırlıyoduk.
iyiydi ya ne biliyim işte, statik düşünmek yerine böyle yazı özlüyorum ben. ama en çok yazın ortasında üşüdüğüm yeri özlüyorum şu ara.
hadi geçsin zaman rizeye gidelim. trabzon da olur.
yeşil olsun heryeri, sabah pencereden bakiyim mutlu oluyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder