7 Ocak 2010 Perşembe

ikea cık

-Ikea nedir?

Tüm dünyada mağaza sayısı 301’i bulan, insanların yaşam alanlarında kullandıklarını ürünlerin satıldığı kocaman dükkânlardır. (bildik biz onu)

-Ikea’nın Türkiye ile ilişkisi nedir?

Türkiye’de ilk şubelerini İstanbul Ümraniye’de açmışlardır. Sonraki şube İzmir Bornova’dır. Bir sonraki yeniden İstanbul Bayrampaşa’dır. En son ki mağazaları da Bursa’da açılmıştır.

-Ikea mağazalarına nasıl gidilir?

Ikea politikası gereği normalinden(?) büyük mağazalar yapar. bunun için geniş alanlara ihtiyaç duyar. Genelde sokak kenarına ya da istiklal caddesinin sonuna yapmaz. Gider viyadüklerin, otoyolların kenarlarına yapar. Ayrıca yanında büyük bir alışveriş merkezi olmasını tercih eder. Mağazalarına da yayalar da ulaşabilsin ister ama bu genelde istek olarak kalır.

İzmir Bornova Ikea, Forumbornova’nın hemen yanındadır. Merkeze çok yakın olmasına rağmen her türlü sizi yürütür çünkü dibinden otoyol geçer. Merkezden gitmek isterseniz, Forumbornova servisini tercih edebilirsiniz. En ideali budur. Yok, ben yürüyerek ulaşıcam derseniz yakınına kadar dolmuş götürür. Daha çok yürümek isterseniz Ege Üniversitesi’nin köşelerinden bir yerlerinden kestirmeler ile bulursunuz Ikea’yı.

İstanbul Bayrampaşa Ikea, Forumistanbul’un yanında konumlanmıştır. 29 ekimde Forumistanbul açılana kadar en yakınındaki metro istasyonunda inersiniz, yokuştan kendinizi salıverirsiniz, biraz yürürsünüz, koskoca Ikea’nın otoparkını bulup onun girişinden girersiniz. 29 ekimden sonra Forumistanbul’un katkılarıyla o metro istasyonu yenilenmiştir ve kestirmeden bir köprücük yapılmıştır Bunun sayesinde üstten hemen geçiverirsiniz. Ama bu yürümeyeceğiniz anlamına gelmez çünkü bu köprü sayesinde Forumistanbul’un içinden geçmek zorunda kalırsınız ki bu etrafından yürümekten daha acı vericidir.

İstanbul Ümraniye Ikea, Meydan Alışveriş Merkezi’nin yanındadır. Diğerlerine nispeten daha yakınından otobüs geçer. Otobüs şoförü kafalarsanız çok yakınında inersiniz. Kafalayamazsanız otoyolda giderken Ikea’yı görür, el sallar, gözden kaybeder sonra da durakta inip gidersiniz. Dönüşünde de hemen yakınlarında otobüs duraklarını bulursunuz. Diğerlerine nispeten daha ayaküstü bir Ikea’dır. İlk yapılmış olanıdır, metrekare olarak da en büyük olanıdır.

-Ikea neden farklıdır ve insanlar neden içeride çıldırır?

Ikea’nın 2 bölümü vardır. Birinci bölüm bizim şuana kadar tüm mobilyacılarda gördüğümüz showroom bölümüdür. İkinci bölüm ise alışveriş bölümüdür. Diğerlerinden farkı şudur, showroomda her şeyi denersiniz. Her şey ev düzeni içindedir, kendinizi kaybedip koltuktan koltuğa atlarsınız. Yastığı atar, çekmeceyi açar, bulaşık makinesini kontrol eder, giysi dolabını incelersiniz. Kimse size karışmaz. (Ikea reklamlarında da bu yazılanların hemen hemen aynıları vardır, ilk çok etkilenirsiniz sonra da alışırsınız. Mesela bir daha okuyun. Ne oldu?) birini işinize karıştırmak isterseniz o insanı zor bulursunuz ama bulursunuz. Çıldırma sebebi Ikea’nın reklam politikalarıdır. (bkz: Ikea’nın reklamları nasıldır?) ikinci bölüm fiyat etiketleri, her şeyin birada olma özelliği, dükkân planlaması, değişik tasarımlar gibi etmenlerle insanları çılgına çevirir.

-Ikea’nın reklamları nasıldır?

Ikea’nın reklam politikaları ilginçtir ya da Türk milletine ilginç gelmektedir. diğer mağazalara oranla "fiyatları düşürdük, damping, süper indirim, %50 indirim" uygulamasını yapmaz Ikea. Mesela 1 yıl ürettiği koltuğu 2. yıl üretip satarken der ki "biz geçen sene bu koltukları çok sattık, sattıkça daha çok ürettik, ürettikçe maliyetini azalttık, maliyetini azalttıkça size indirim yaptık ki daha çok satalım daha çok alın daha çok indirim olsun". Reklam anlayışında böyle açıklamalar bulunmayan Türk milleti de satın almaya yönelir. Başka bir örnek; "tasarımı ucuza satıyoruz çünkü çok üretiyoruz" dur.

Dışarıda reklamlar:

showroom özelliklerini televizyon reklamlarıyla bir kez daha hatırlatırlar. Mesela mutfakta tartışan iki insan vardır ama aslında onlar Ikea mağazasındadır ve Ikea mağazasında olduklarını unutmuşlardır. Çünkü her şey çok doğaldır ve onlara karışan biri yoktur. Sonra bir bakarlar ki Ikea’dalar.

Ayrıca sürekli değişen ve kendini geliştiren reklam piyasasını takip ederler ona göre de yeni işler üretirler. Mesela otobüs duraklarındaki reklamların dışarı taşması fikrini abartıp İstanbul’da 2-3 durakta, duraktaki bekleme yerini kaldırıp gözden çıkardıkları koltukları koyarlar.

Bir diğer örnek gittikleri şehirdeki ilk izlenimlerinin iyi olması için, küçük kamyonetlerinin arka tarafını camlı yaparlar, içine vitrin yerleştirirler(içinde bir Ikea koltuğu yastıklar ve bilumum renkli şeyler). Arkasına da kocaman yazarlar "evini seven bizi takip etsin" diye.

En önemli reklamları da yüz binlerce Ikea katoloğu bastırıp bulundukları şehirde her evin kapısının dibine bırakmalarıdır.

-Ikea’nın yemek bölümlerinde uygulamaları nasıldır?

İçerisinde yeme/içme servisi olarak hiçbir markaya bayilik vermez. Kendi gıda ürünlerini üretirler ve bunları restoran ya da gıda satın alma bölümünde müşteriye sunarlar. Restoranları self servis olarak hizmet verir ve sadece yemek alma işlemi self servis değildir. Yemekten sonraki tepsilerin toplanması işini de müşteriye yaptırır. Bunun amacı da tepsi toplatmak için adam çalıştırmak istemeyişleridir. Böylece müşteriye de, bunu fiyatlarına yansıttıklarını belirtip daha çok sempati toplarlar. Bir diğer yemek bölümü taktiği de alışveriş sonrası atıştırma yeridir. Çok ucuz fiyatlara hotdog, dondurma, kola ve çeşitli asitli içecekler satarlar. Fakat siz o sınırsız asitli içeceklerden, içindeki karışımdan dolayı en fazla iki bardak içebilirsiniz ya da insan türünden değilseniz üç bardak.

Bir diğer taktikleri, haftanın belirli bir gününü halk günü ilan edip yemek fiyatlarını düşürmeleridir. Zaten dışarıdaki birçok yemek yerine göre uygun fiyatla verdikleri kahvaltı servisini, o halk gününde bir liraya düşürürler. Kahvaltı tabağı, yumurta, ekmek ve sınırsız çay-kahve hizmetini bir liradan alan müşteri tam da istedikleri gibi kahvaltı sonrası mağazaya yönelir.

Bunların dışında restoranlarında kendi ürettiği mobilyalarını kullanır hatta masalarını mümkün olduğu kadar birbirinden ayrı seçer ki müşteriye daha çok çeşit gösterilebilsin. Siz de masayı, örtüyü, tabağı ya da belki lambayı beğenirsiniz ve alışverişe geri döndüğünüzde alırsınız.

-Ikea’nın açıkça söyleyerek uyguladığı değişik alışveriş taktikleri nelerdir?

Ikea’nın fırsat köşesi vardır. Girişinde açıkça bunların kırık, bozulmuş, dönem sonu, geri iade edilmiş ürünler olduğunu söylerler. Fiyatları normalinden düşüktür. Bazen gerçekten insanlar bunları niye alsın dediğiniz şeyler olur, bazen de hemen kapılan şeyler vardır.

Yeni ürünlere yer açılsın diyerek indirim günleri yaparlar. Genelde bunlar yılsonunda yapılır ve satamayacakları, biran önce bitmesini istedikleri ürünlere indirimleri basarlar. Türkiye’deki üç mağazasında indirime soktukları ürünleri farklıdır. Dahası günler arasında bile indirim oranını değiştirebilir. İndirim politikaları gariptir ve de birbirine benzememektedir.

Kataloglarında normalinden pahalı ürünleri de bulunur fakat bunları uygun fiyatta sattıklarını çeşitli etkileyici sözlerle müşterinin aklına sokarlar. "süper kalite, süper malzeme, süper fiyat?"

Tasarımcılarını görselleştirip ürünleriyle özdeşleştirirler. Beğendiğiniz ürünün etiketinde ‘bunu ben tasarladım’ edasıyla duran bir tasarımcı fotoğrafı bulabilirsiniz.

Yerleştiği ülkede ya da yerleştirdiği ilde aynı zamanda yerli üreticileri de bünyesine katabilir. Çünkü bilir ki katmazsa o insanlar seslerini yükseltir. Bir ürünün etiketinde "Türkiye’de üretildim" yazısı bulabilirsiniz. 1 yıl sonra firmanın Ikea’yla anlaşması bittiğinde, firma ürününü sattırmak için başka büyük bir mağazayla anlaşır. Sonra başka büyük bir mağazada ürünü gören müşteri "Aa Ikea bıdı bıdısı" diyerek ürünü satın alır. Firma Ikea üzerinden hala para kazanabilir.

-Ikea’nın açıkça söylemeyip uyguladığı fakat uyguladığını fark edemediğimiz alışveriş taktikleri nelerdir?

İşte en kritik kısım.

Bir kere "çok üretiyoruz maliyetini düşürüyoruz daha ucuza satıyoruz" düşüncesinin yanında başka şeyler de yaparlar. Mesela, bazı ürünleri çok satar ve bu ürünlerin fiyatları artmaya başlar. Sonra bir gün bakarsınız ki 5 liraya aldığınız şey şimdi 15 liradır ve Ikea bu ürün için ‘çok sattık fiyatları artırdık şimdi daha çok kazanıyoruz’ demez.

Ikea’nın tüm mağazalarında konsept aynıdır. showroom, restoran, kasalar, atıştırma alanlarının yerleri belirlidir.

Mağaza içinde müşteriler için tek bir yönelim söz konusudur, aksi haldeki durumlar için çözümler çok kötüdür. Çünkü iyi çözüm bulunmak istenmez.

Mağazaya girersiniz ve direk üst kata çıkarsınız çünkü herkes üst kata çıkar. Yukarı yöne çalışan tek bir yürüyen merdiven vardır ve aşağı inerken kullanabileceğiniz bir merdiven yoktur. Eğer vazgeçip aşağı inmek isterseniz, uzun uğraşlar sonucu dibinizdeki 25 kişilik asansörü fark edersiniz ve tek kat inmek için onu beklersiniz. Bu da bize düşey sirkülasyon sistem araçları konusundaki anlayışlarının kötü olduğunu gösterir fakat sonuna kadar istenerek ve taktik gereği yapıldığı çok bellidir.

Showroom planı inanılmaz derecede karışık gözükür ama burada da tek bir yönelim söz konusudur. Eninde sonunda tek bir çıkış vardır ve herkes oraya gider, o çıkış da showroomun başıdır. Yani siz dört dolanır durursunuz. Baktınız ki sıkıldınız, zar zor bulacağınız kestirmeden geçerek yolunuzu kısaltıp 10 döşenmiş oda yerine 5 döşenmiş oda görüp geldiğiniz yere geri dönersiniz.

E showroom bitti, aşağıdaki alışveriş alanına inmeden önce Ikea burada mola vermenizi ister. Çünkü tam o alanda Ikea restoranı bulunmaktadır.

Molanızı da verdiniz, park ettiğiniz alışveriş arabanızı da aldınız ve alışveriş katına indiniz.

Yine tek bir yönelim ve bir kestirme vardır. Son olarak da büyük mobilyalar için Ikea’nın self servis alanına gelip gezinizi(alışverişinizi, çıldırışınızı,) bitirirsiniz.

Kasalardan ödemenizi yapıp çıkarsınız. Diyelim ki aklınız kasaların hemen yanındaki fırsat köşesinde ya da başka bir yerde bulunan bir ürüne takıldı ve onu almak için geri dönmek istediniz. Ne yazık ki o kasalardan giriş yoktur. Bunun için bu hikâyenin en başına dönmek zorundasınız. Tek bir yürüyen merdiven ile showroom katına çıkarsınız, oradan showroomu gezmeden aşağıya, alışveriş katına inmek isteyenler için bulunan asansörü kullanırsınız, alışveriş bölümlerini kestirmelerle kısaltıp en sona gelirsiniz ve böylece daha demin dibinde olduğunuz kasanın öbür tarafına geçmiş olursunuz. (Evet, burada bir yanlış yok, alışveriş katının ayın kottan hiçbir girişi yok, illa yukarı çıkıp aşağı ineceksiniz) Ya da insancıl bir yöntem seçerek oradaki güvenliğe rica edersiniz ve bu uzun yolu başa almadan kasalardan içeri girersiniz. Bunu yapmadan önce bilin ki, bu ikeanın istemediği bir şeydir. Güvenlik görevlisi bunu yüz ifadesiyle de çok net anlatır.

Evet, Ikea tüm bunları söylemez ama bir güzel uygulatır. Ayrıca Ikea katalogunda "mağazamız o kadar büyük ve biz sizi o kadar dolaştırıyoruz ki..." demez ama aslında Türkiye’deki 3 mağazasının konumlanışıyla bu dolaştırma mesajını çok iyi verir. Siz ister arabayla ister yaya olarak gidin, Ikea’ya ulaşmak için çaba sarf edersiniz ve aynı çabayı Ikea’da alışveriş yaparken de göstermek zorundasınızdır.


Sonuçlar:

1. Ikea yorar.

3. Ikea düşündürür.

6. Ikea kötüdür.

5. Ikea iyidir.

9. Nilden Ikea’yı sever.

* Sevgili Adem'e, uzun yazıların okunmadığına dair karamsarlığımı yok ettiği, yazıyı dikkatlice okuyup düzelttiği, bundan sonra tanımadığım bir çok insanın okuduğunu da düşünüp daha adam akıllı yazmamı sağladığı için teşekkürleri bir borç bilirim.

**Ayrıca Ikea ürünlerinin montajı sırasında unuttukları birleşim detayları konusunda çok sıkıntı çekmiş Uygur’a da selam ederim. Bir gün ikea bunları okursa sana çektirdikleri sıkıntıları telafi edeceklerini umuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder